Ali KARAHAN

Maraş Olaylarının iç Yüzü
Ben Ali Karahan 1950 Malatya- Doğanşehir’de doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Doğanşehir de tamamladım. 1969 yılında evlenerek Doğanşehir’den ayrıldım. Adana ya yerleştim 1971 yılında vatani görevimi yaptım terhis oldum. İlk iş tecrübem Adana Toros gübre fabrikasında oldu.1977 yılında Kahramanmaraş’ ta YSE Müdürlüğünde dozer operatörü olarak işe başladım.
Daha sonra da işletme şefi olarak görevime devam ettim 24 Aralık 1978 de Maraş olayları başladı. Bu olaylarda göz altına alındım, idamla yargılandım ve işime son verildi. Tekrar Maraş’tan ayrılarak Adana’ya yerleştim ve belediyede Yol şefi olarak göreve başladım. Belediyenin çeşitli kademelerinde çalıştıktan sonra emekli oldum. Adana belediyesinden 1994 de emekli oldum 1996 da memleketim olan Malatya’nın Doğanşehir ilçesine göçtüm. Babadan kalma birkaç dönüm arazimiz vardı oraya ev yaptım kayısı ve elma bahçemle uğraşarak günümü geçiriyorum. Kısmen Siyasetle uğraşıp hatıralarımı yazıyor ve gelecek nesillerin yakın tarihimizle alakalı olarak yanlış bilgilenmesini önlemek ve hayatımda unutamadığım Maraş olaylarının iç yüzünü sizlere aktarmak, bu olaylarda gerçek figüranların kimler olduğunu ve Maraş olaylarının gerçekte Sünni Alevi Çatışmasımı; yoksa bir takım karanlık odakların senaryosumu olduğunu sizlere aktarmak ve bu güne kadar yazılmayanları yazarak tarihe ışık tutmak istedim.
NOT: Ben şimdi 25 senedir şeker ve Parkinson hastasıyım o senelerin baskı ve işkencelerin hatırasıdır.
Mücadele ve siyaset insanoğlunun kan damarıdır. 2010 seçimlerinde CHP den Malatya Doğanşehir Polat beldesinde belediye başkan adayıydım. Kazanamadık ilçe yönetiminde görevliydim siyasi çalışmalarım devam ediyor.
NOT: Ben bir Maraş mağduru olarak1978 den bu yana 34 yıl olmuş yeminli olarak daha Maraş merkezine ayak basmadım.
Yalnız 24 Aralık 2011 tarihinde Maraş’ın olay yıl dönümü kutlamaları için Avrupa Alevi Federasyonu başkanlıklarıyla telefonlarla görüştüm sizlerin Maraş olayları ile ilgili program belgesel yapıyoruz dediler. Maraş olaylarından birkaç isim geçiyor çok önemli isimler var, sıkı yönetim mahkemeleri bir iddianame kitap çıkartmış .Bütün alevi solcu sağcı mağdurların sorgusu gün ve cezası yazıyor. Hiç okumadınız mı diye sordum ve tekrar Avrupa Alevi Federasyonu başkanları telefonla görüşüp Maraş’a gelmemi söylediler Maraş’a 1978 den beri 34 yıl olmuş Maraş merkezine ayak basmadım dedim. Halkı narlı Cem evinde toplandık A.A.F.B. Turgut ÖKER , İsrafil Erbil ,Salman AKDENİZ görüşüp Yol TV birkaç televizyon kanalından çekim ve konuşma yaptım.
NOT:1978 de Maraş olaylarından ölen ve mağdur olan aileleri 33 seneden bu yana can arkadaşlarımı ve Karamaraş mahallesinden komşularımı gördüm ve televizyon çekiminden gözyaşlarımız durmadı. Ağlaştık oradaki misafirler bizleri katıldı ağlama sesleri daha da çoğaldı. Uzun süre ağıtlar devam etti.
Mağdurların ellerinden Maraş olaylarında kayıp ettiğimiz arkadaşlarımızın fotoğraflarını görünce gece gündüz aklımdan çıkmıyor.
NOT:2011 24 aralık Narlıdan bizim A.A.F.B. ve CHP milletvekilimiz Durdu Özpolat ve dernek Başkanlarımızın çalışmalarından bizleri Maraş’a sokmadılar A.K.P hükümetin iç işler bakanı Bakan’ı ve Valisi emir verip narlının ve Maraş dört yönünü özel timlerle bağlamışlardı narlıdan her bir sivil vatandaşa 10 asker düşüyordu oradaki topluluğu çembere aldılar Kahramanmaraş CHP millet vekili Durdu ÖZPOLAT yanımızda telefonla iç işleri bakanıyla görüşüp durumu anlattı içişler bakanı bana valinin verdiği bilgiye göre eğer Maraş’a girerseniz 1978 yılına döner durumlar çok vahim dedi onun için izin verilmedi dağılıp cem evinde toplandık ama gelecek 24 aralık 2012 de neye mal olursa olsun Maraş’a ellerimizde çiçeklerle ve türkü ağıtlarıyla gireceğiz geri çıkınca Dünya ya ve Türkiye ye bir örnek olacak
NOT:1978 Maraş olaylarında yaşadıklarımı, olayların iç yüzünü ilk defa bu kitapta açıklıyorum. Bu kitapta yapılan zülmün ve insanlara yapılan işkenceleri
Kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıkları, işkenceler, ve bu zihniyetin iç yüzünü ve karanlık kapılar ardındaki olayları açıklıyorum.

KİTABIN ADI: Maraş Olaylarının İç Yüzü “ BİN KİŞİYİ KURTARAN KAHRAMAN”

Ben Kahramanmaraş mağduruyum ismim Ali KARAHAN 1950 doğumluyum.
Doğum yerim Malatya Doğanşehir
Kahramanmaraş YSE müdürlüğünde çalışıyordum.
Evim Karamaraş mahallesindeydi akşam eve geldiğimde bazı evlerin kapılarında kırmızı bazılarında ise yeşil çarpı işaretleri koymuşlar. Bizim hanım soruyor bu görevlilere neden bu işaretleri koyuyorsunuz. Bu görevliler biz belediyede görevliyiz. Nüfus sayımı yapacağız demişler. Ayrıca her evde kaç kişinin yaşadığını da sormuşlar.
Çok geçmeden sinemaya bomba konması Yörük Selim Mahallesi Erenler kahvehanesine baskın yapması ve dedenin ölümü sonrası Yörük Selim mahallesinde iki öğretmenin vurulmasından sonra iki öğretmenin Kahramanmaraş Devlet hastanesinden cenazelerini almak için toplandık. Daha sonra YSE müdürü Fevzi ONAÇ beni çağırıp oğlum Ali bu cenazeler için müdürlüğümüzün atölyesinden iki tabut yapın dedi. Müdürlüğün aracıyla Devlet Hastanesine getirdik.
Halk Alevisiyle, Sünni’siyle hep birlikte Konvoy haline geldik Cenazeler saat 9 veya 10 da TÖPDER Başkanlık aracıyla verilecekti ama akşama doğru verildi Ulu camide cenaze namazı kılındıktan sonra şehirlerine gönderilecekti. Önden TÖPDER Öğretmen Derneği yürüyordu bende önde görevliydim. Polis ve askerler bize engel oluyorlardı. Durumlar çok tehlikeli diyorlardı. Bizler yavaş yürüyorduk. Ben birkaç arkadaşımla tam önden gidiyorduk. Maraş Kalesinin hizasında ve bazı binalardan taş ve cam parçaları atılıyor biz ise yürümeye devam ediyorduk. Kaleden silah sesleri gelmeye başladı ve üzerimize yağmur gibi mermi yağıyordu ve hepimiz kendimizi korumaya geçtik. Tabutlar arkadaşlarımızın omuzlarından yere düştü. Mermilerden korunmak için duvarların dibine sığındık.
Baktım ki askerler o hedeflere karşılık veriyor. Bazı askerler cenazeleri askeri araca koyuyor. Orası bir savaş alanına döndü. Ben Maraş’ın yabancısı olduğum için nerden gideceğimi bilemiyordum. Olaylar büyüdü şahsen ben olayların içinde kaldım.Sonradan öğrendim. Kaldığım yere Kanlı Geçit diyorlarmış. Orada mahsur kaldım. Birisi bana ulan Malatyalı ne arıyorsun burada dedi. Baktım benim mesai arkadaşım. Kayboldum dedim benim koluma girip seni bu köprüden geçireyim dedi. Köprünün diğer ucunda gericiler duruyorlardı. Arkadaşım bana al şu sigarayı iç ve bıyıklarının üzerini kapat dedi ve beni o topluluktan geçirdi.
O arkadaşım Kahramanmaraş’ın yerli sünnisiydi.

Beni faşistlerden kurtardı ve dolaylı yollardan Karamaraş mahallesinde olan evime gittim. Bizim bir arkadaşın oğlu ve komşu çocukları yürüyüşten eve gelmemişlerdi. Onlara bakmak için birkaç kişi hükümet konağının önüne geldik. Birkaç polis duruyor ileriye gitmeyin yürüyüş var polis hükümet konağına koşunca bizlere de buraya gelin dediler. Çarşı merkezinde büyük bir kalabalık sağı solu yakıp geliyorlar. Polisler kapıları kapattılar o topluluk gittikten sonra sizlerde gidin dediler.
Biz çıktıktan sonra baktık ki çok dükkân ve iş yeri tahrip edilmiş. Bizler Karamaraş mahallemize vardık ama halk panik ve şok içinde. Yörük Selim Mahallesi ve çarşı merkezinde dumanlar yükseliyor. Biz Karamaraş Mahallesi olarak o gece hiç yatmadık. Herkes sokağını bekliyordu. Ertesi gün görevime gittim ve görevli personel çoğunlukla göreve gelmemişti. Müdürümüz Fevzi ONAÇ nizamiye kapısında bekliyor. Ben müdürün en yakın elemanıydım.

Beni çağırıp oğlum Ali halk buraya çoluk çocuklarla gelip sığınıyor.Bu faşistler ilk olarak buraya saldırabilir, çok dikkatli olmalıyız.Gün boyu aldığımız haberlere göre Yörük selim mahallesini yakıp yıkıp gidiyorlar.Bu faşistler ve gericiler aldığımız habere göre yukarı mahallelerden aşağı mahallelere doğru insanları diri diri yakıp ortalığı yıkıp Karamaraş mahallesine doğru geliyorlar.Halk kaçıp Karamaraş mahallemize ve Y.S.E müdürlüğüne sığınmaya geldiler.Sanki Y.S.E yi halkın can yeleği gibi biliyorlardı.
Bu faşistlerin Karamaraş mahallesinden sonra ilk hedefleri Y.S.E müdürlüğü. Nedeni ise Y.S.E müdürü Fevzi ONAÇ alevi olduğudur. Çoğu görevli personel arkadaşlar müdürün yakını olduğu için ilk hedef Y.S.E müdürü ve en yakınlarını öldürmekti.
O gece ben Y.S.E müdürü Fevzi ONAÇ ı ve Kahramanmaraş Milli Eğitim Müdürü Kasım KOÇ’U ve çocuklarıyla Kahramanmaraş’a en yakın alevi köyü olan Çokyaşar köyüne bıraktık. Ben geri geldim.

Ertesi gün müdürümüz Fevzi ONAÇ tekrar Y.S.E müdürlüğüne geldi. Kahramanmaraş’ta o günler her taraf yanıyor halk kaçıp Y.S.E ye sığınıyor. Gündüz saat dokuzda faşistler Kahramanmaraş’ın üç yol kavşağındaydı. Büyük kalabalık vardı. Bizim Karamaraş sakinlerinden kırk elli kişi anayolda bekliyorlardı.
Y.S.E nin nizamiye kapısında on asker bir başçavuş bekliyor Y.S.E müdürü nizamiyede bekliyor ve o anda yukarıdaki gruptan bağırma sesleri geliyordu. Bir ambulans aracıda geliyordu. Geldi geldi. Y.S.E nin duvarına çarptı. Hemen koştuk bir kişi içinde yaralıydı o grubun insanları koşup geldiler. Bunlar bizlere ateş etti ve saldırmaya başladılar. Y.S.E müdürü Fevzi ONAÇ halka bağırıyor bu kişi yaralıdır halk linç edecek diyordu. Müdürümüz başçavuşa ulan siz ne biçim askersiniz orada duruyorsunuz müdahale etmiyorsunuz diye bağırıyor. Adamı halkın elinden alıp askeri araca alıp gittiler.
Akşamüzeri Karamaraş mahallesinde Y.S.E nin arasında eski bir hava alanı vardı. Orada bir uçaksavar duruyor hep havaya sıkıyorlar o anda büyük bir kalabalık Karamaraş mahallesine girip her yeri yakıp geliyorlardı.

Y.S.E müdürü Fevzi ONAÇ bu halk kaçıp buraya geliyor. Bak görüyorsunuz faşist ve gerici katiller geliyorlar burada büyük katliam olur dedi. Gel bakalım o askeri uçaksavarın yanına geldik. Görevli bir başçavuş beş askerle duruyorlar ama devamlı havaya sıkıyorlardı. Yukarıdan kalabalık yakıp yıkıp geliyordu.
Fevzi ONAÇ başçavuşa sen burada ne yapıyorsun dedi. Başçavuş insanlar bu büyük toplumu yakıp yıkıp geliyorlar. Sizler daha havaya sıkıyorsunuz başçavuş bize böyle emir verildi dedi. Fevzi ONAÇ başçavuşa al sana emir diyerek birkaç yumruk salladı. Hemen orada duran çavuş aracın üzerine çıkarak namlularını aşağı indirdi ve o gelen toplumun önüne ateş etti o toplum geriye döndü. O çavuş öyle yapmasaydı. Y.S.E. müdürlüğüne sığınan halk ve biz dahil olmak üzere bin kişiyi çoluk çocuk demeden öldüreceklerdi.
Akşamüzeri tekrar müdüre ricada bulunduk. Müdürüm hedef sensin diğer insanlar Çokyaşar köyüne gitsin. Bize dedi ki benim canım bu halktan daha önemlidir. Bizler çaresine bakarız müdürüm diyerek müdürü köye bırakıp geldik.

Ben mahalleye gittim ne göreyim uzun menzilli silahlarla bizim orayı hedef almışlar.Bir sipere girdim bizim mahalleden halk kalmamış yirmiye yakın genç arkadaş var.Ben evime doğru yürüdüm Çoluk çocuğu alıp Y.S.E ye götürmek için bir ses geldi gavur hacı vuruldu.Tam benim evimin karşısında meydanda mermiler yağmur gibi yağıyor siperden çıkamıyoruz .Bedeni almak için oradan bir at arabasının üzerine koyduk evin önüne aldık koyduk.O anda bir arkadaş geldi arkadaşı tanımıyorum ben mevziiye gireceğim burayı korumaya alacağım dedi.Sonradan öğrendim o kişi muhtar Mehmet MENGUÇ beni koruyun bir arkadaş bende karşıyı beklerim ismi……………………………………. .Bende evime gittim. Baktım ki kapılar açık aynı evde abimle kalıyoruz çoluk çocuğumuz yoktu. Evi talan etmişler ben çocuklarımın derdine düştüm komşularda yok. Tekrar Y.S.E ye gittim sığınan halkın içinde bizim çocuklarda var. Beni görünce baba biz çok acıktık dediler. Diğer çocuklar ağlıyor en aşağı dört yüzden fazla çocuk var. Kahramanmaraş yanıyor silah sesleri susmayı bilmiyor. Genç arkadaşları çağırdım bu halkı buradan çıkarmamız lazım dedim. Eğer buraya saldırırlarsa büyük katliam olur dağlardan ormanlardan kaçalım dedim. Kaçan kurtulur diyorlar.

Ben genç arkadaşları çağırıp sizler ne düşünüyorsunuz dedim. Arkadaşlar herkes bir fikir söyledi. Benim fikrimde bu halkı en yakın bir köye götürmekti. Arkadaşımız Salman SUNACI bana dedi ki bunları en yakın olan köy Çil köyüne ulaştırmak dedi. Genç arkadaşlara ve diğer halka bağırdım içinizde araç kullanan var mı? Az çok araç kullanan var mı? İçlerinden kırk elli kişi araçları kullanırız şoförüz dediler müdürlüğümüzün bazı araçlarını çalıştırdık müdürlüğümüzün önünden aracı yoldan bir kaç otobüs bırakmışlar onları düz kontak çalıştırdık. İlk önce yaşlı çocuk ve kadınlar binsin dedim. Konvoy sırayla gideceğiz yalnız abim İbrahim e siz ön sıraya geçin dedim. Bizim çocuklar halkı bindirdi araçlara yirmi kişi bineceğine kırk elli kişi biniyordu araçlara. Bize gelen habere göre Kapı çamın yolunu gerici ve faşistler kesmişler ve çok ölü varmış diyorlardı. Ben neye mal olursa olsun bu halkı kurtaracağız dedim. Eğer bizi durdururlarsa vurulursak araçları durdurun halk insin ormanın içine sağa sola kaçsınlar.
Halk: Tamam dedi.

Yolda devamlı yürüdük tam Kapıçama gelince öndeki aracı abim kullanıyordu.
Abim dedi ki: Ali hiç olmazsa birimiz en son araca binseydik çoluk çocuk hep öndeyiz.
Ben: Abi Allah büyüktür Hızır yoldaşımız olsun korkmayın yola devam dedim. O dediğimiz hizaya gelince kapıçama herhangi bir engel yoktu. Çil köyünün yoluna dönüş yapınca o köyün halkı araçların seslerini duyunca ışıkları da görünce bu nedir diyorlardı.Köye girdiğimizde köylülere durumu söyleyince köylülerden çığlık ve sevinç sesleri geldi.Sanki o köye bir başbakan gelmişti.Saatler gece onbir, oniki arası köylüler çoluk çocuğu kucaklayıp halkı evlerine yerleştirdi.Tekrar Kahramanmaraş’a gidip kalan halkı getireceğiz.Araçları kullananlar araçlarda yakıtın az olduğunu söylüyorlar.
Köyün muhtarı ve ileri kişileri bağırıyor kimin evinde kimin motorunda mazot varsa getirin köylünün elinde variller bidonlar kovalar yakıt getiriyorlardı Araçların yakıtını tamamladık o gece arkadaşlarla birlikte Kahramanmaraş’a gittik önceden kalan halkı köye ulaştırdı. Araçları yerlerine teslim ettik On kişi Y.S.E müdürlüğünü korumak için orada kaldık Nizamiyeden kulübeden sobayı yakıp ısınıyoruz. Baktım ki sabaha karşı askeri zırhlı aracı ve bir makam aracı müdürlüğe giriş yaptılar. Yirmiye yakın asker, bir paşa, bir tane de subay bize siz kimsiniz? Bizler burada görevliyiz dedik. Sizler burada ne duruyorsunuz burayı havaya uçuracaklar diyordu. Ben hiç ben hiçbir şeyden çekinmedim.
Sayın komutanım siz kelimeyi söylüyorsunuz burası devletin yeridir mademki komutanım siz burayı uçuracaklar diyorsunuz sizin tankınız topunuz ve askeriniz var. Gelin burayı koruyun burada dinamit depomuz var. Burayı vururlarsa Kahramanmaraş gider.
Komutan senin adın nedir diye sordu Ali KARAHAN. Sen galiba hukuk mezunusun hayır insanım dedim. Aferin dedi elimi sıktı albaya hemen buraya iki zırhlı araç verin otuza yakın asker burayı beklesin dedi. Komutan bana sordu dinamit deposunu açın dinamitleri güvenliğe alalım. Anahtarı bizde yok sorumlusunda onunda evini bilmiyorum. Maraş yanıyor nereye gideceğiz o zaman.Anahtarı kırın sayın tutanak tutup arkadaşla imzalayın askere teslim edin. Asker teslim aldı.
O gece müdürlüğümüze bir tank, bir zırhlı araç, yirmi asker, bir yüzbaşı kaldı. Ben Y.S.E. girişinde nizamiyeden gelen telefonlara cevap veriyorum. Sürekli Ankara’dan CHP milletvekilleri arıyor bakanlar arıyor sen kimsin ben Y.S.E müdürü Fevzi ONAÇ’ın en yakınıyım. Bize doğru söyleyin aldığımız habere göre Y.S.E müdürü Fevzi ONAÇ ve çocuklarını öldürmüşler. Müdürlüğe sığınan halkla beraber yakmışlar.
Hayır, efendim müdürümüz güvenli bir yerde. CHP başkanlarının telefonları hiç susmuyor bana soruyorlar Kahramanmaraş’ta olaylar sakinleşmiş diyorlar ben ise hayır olaylar devam ediyor Kahramanmaraş yanıyor. Her taraf cehenneme dönmüş dedim.

O anda üzerimize yaylım ateşi açtılar hemen askerler karşılık verince dağılıp gittiler bende telefonu açık bırakmışım. Ankara bağlantısı kesilmemiş benimle konuşan bakanlar ve milletvekilleri silahların sesini duymuşlar. Tamam, arkadaşım Allah yardımcınız olsun deyip telefonu kapattılar. Sanki Maraş valisiyim Y.S.E müdürünü arıyorlar. Ankara da haklı Y.S.E müdürlüğü CHP elinde olduğu için Fevzi ONAÇ CHP içinde nam yapmış bir kahramandır. Allah rahmet eylesin.

Gel gelelim bize verilen mükâfat nedir? Maraş sakinleşti kaybolan ve öldürülen mesai arkadaşlarımızı aramaya başladık sorduk ölen ve öldürülen cenazeler nerede yerini söylediler soğuk hava deposuna gittik orası hayvan kesim yeridir. Cesetleri soğuk hava deposuna koymuşlar çoluk çocuğun cesetleriyle dolu kadın kısmına baktım ki ne göreyim hepsi çıplak hiç bakamadım.Erkek bölümüne geçtik orada insan cesetlerine bakıyorum tanıyabilir miyim diye. Kimi kömür olmuş kiminin de kolu bacağı yok benim mesai arkadaşım Mehmet …….. cesedini gördüm. Ben şuurumu kaybettim arkadaşlar beni alıp eve getirmişler.
NOT : Karamaraş mahalle halkı gelip evlerini eşyalarını yükleyip memleketlerine göç ediyorlar.Mahallenin dörtte biri kaldı üçü göç etti o çevrede tek biz kaldık.Göçü önlemek için Çöçeli köyünden Salman SUNACIYI muhtar adaylığına koydu gereken resmi işlemleri yapıp seçime gittik.Kimse karşımızda yoktu. Salman SUNACI muhtar oldu. Halk durmadan göç ediyor. Evler hep boş kaldı bazıları birkaç ay sonra geri dönüş yaptılar evlerine geldiler. Sanki Maraş’ta hiçbir şey olmamış gibi her şey normal gidiyor herkes işine gücüne bakıyor.Bende görevimin başındayım. Beni müdürüm odasına çağırdı. Gittim müdürüm odasında birkaç kişiyle oturuyor. Oğlum Ali gel seni bu misafirlerle tanıştırayım. Bunlar başbakanlıktan gelmişler. BEN Ali ye çok güvenirim. Karamaraş mahallesi zarar ziyan tespiti yapılacak. Beraber tespit yapacaksınız. En çok sen görevlisin tamam dedim çıkmak üzere oğlum Ali Maraş olaylarında büyük kahramandır beni ve milli eğitim müdürü olmak üzere yaklaşık bin kişiyi kurtaran kahramandır dedi.

Maraş olaylarından iki ay geçti bir duyduk müdürümüz Fevzi ONAÇ ı Emniyet Müdürlüğüne götürmüşler duyduk ki tutuklamışlar. Karşı tarafı Fevzi ONAÇ ı alevi olduğu için olaylardan alevi halka yardım yapmaktan suçlanıyor. Üç gün geçmeden Y.S.E. müdürlüğünde çalışan Fevzi ONAÇ a yakın olan ben dahil on kişi polis tarafından göz altına alındık.
Gözaltına alınan kişilerin isim listesini sunuyorum: Ben ALİ KARAHAN abim İBRAHİM KARAHAN SALMAN SUNACI müdürümüzün şoförü İRFAN DEĞİRMENCİ KAZIM ULLUÇ MUHARREM ÖZDEMİR M.ŞAHİN ÖZDEMİR müdürün yardımcısı Maraş’ın yerlisi ismini hatırlamıyorum. Suçsuz gittik suçlu çıktık bizler askeri sıkıyönetime teslim edildik. Askerler hemen kelepçe taktılar askeri savcılık bölümüne aldılar ve bekliyoruz.

Başımıza ne geldiyse o savcının yüzünden geldi bizler salonda kelepçeli bekliyoruz bulunduğumuz bölüme bir askeri yüzbaşı gelir gelmez ulan hergeleler ne biçim duruyorsunuz. Bende arkadaşlarımın içinden en genç olan benim korku ve ölüm aklıma gelmiyor. Arkadaşlarıma seslenip boy sırasına ve dirsek temasına geçin dedim.
Yüzbaşı dönüp askerlere emir verip o kır gerillasını içeriye alın. Beni odasına aldılar baktım masanın üzerinde askeri savcı Eyüp Menteşe yazılı. Dönüp bana hergele sen hiç korkmuyor musun hayır dedim askere seslenip yatırın onu bana çok işkence yaptılar gözlerimden şimşek atıyor tekrar beni kaldırdılar tekrar sen korkmuyor musun hayır dedim. Ağzım ve dudaklarım şişmiş kan geliyor ayakta duramıyorum.
Savcıya siz bizlere hergele diyorsunuz sizde hergelesiniz hergele hergelenin yanına gelir insan insanın yanına gelir dedim.

Tekrar o sözüm için beni işkenceye aldılar askerlere emir verip kaldırın onu kalkamıyorum dedim. Tekrar askerler benim koltuğuma gelip beni sandalyeye oturttular dışarıdan abim ve arkadaşlarım benim sesimi duyunca kriz geçiriyorlarmış.
Savcı bak oğlum kendine yazık ediyorsun bak benim dediklerime evet dersen seni serbest bırakırım bak sen Maraş olaylarında ne yaptıysan bütün hava fotoğrafları bütün olayların tespiti elimdedir. Ben sana Fevzi ONAÇ hakkında birkaç soru soracağım bütün sorulara evet dersen çekip gidersin evine. Savcı bey sorun dedim: Y.S.E müdürü Fevzi ONAÇ halkı isyana çağırmış hayır duymadım ve görmedim. Fevzi ONAÇ alevi halkla beraber tuz ve bulgur fabrikasını yakmışlar cevabın: Hayır görmedim.

Sana makam aracını verip Demirciler köyüne gidip silah getirdiniz cevabım hayır sen adam olmazsın bunu yatırın yine işkence tekrar kaldırdılar savcı bağırıp bana bak oğlum sen idamla yargılanıyorsun bilgin olsun bende bana bir kurşun sıkın dedim bende elinizden kurtulayım ben suçsuzum dedim.Çay geldi asker ona da çay verin dedi ben içmem dedim çay bardağı elimden düşüp kırıldı.Savcı bana dedi ki bardak kırmak ne demek senin ananı ………………… demek dedi Ben haşa senin dediğin sözlere karşı benim terbiyem müsaade etmez dedim. Yaz asker yazdı çizdi sanki Maraş olaylarını Y.S.E. müdürü Fevzi ONAÇ ve bizler yapmışız dosya hazırlıyorlar ve hepimizi tutukladılar .Bizleri gece saat dörtte askeri ceza evine koydular Fevzi ONAÇ da oradaydı bizleri görünce sevinçten hem güldü hem de göz yaşları aktı arkadaşlarım hoş geldiniz dedi.

Sözde Maraş katliamı yapan caniler faşistler vardı Aldığımız bilgiye göre burada bin beş yüz kişi gerici faşist vardı Bizler alevi ve sol görüşlü otuz üç kişiyiz on gün sonra akşam üzeri bir kaç subay gelip halka seslendiler ismini okuduğum kişiler bu salonda sıraya girsin ilk önce bizlerin adını soyadını okudular Adana yolu üzerinde aksu askeri birliği vardır orası işkence yeriymiş Bizleri sırayla gece araçlara bindirdiler gece bizleri yer altı mühimmat depolarının içine koyacaklar bir askeri binbaşı gelip oradaki tutukluları toplayıp anons ediyor sağcılar ve solcular ayrılsınlar bizleri toplayıp yalnız alevi ve sol görüşlü toplam otuz beş kişi olduk sağcılar 1500 e yakın vardı.yeraltı mühimmat Depoların kapılarını açıp bizleri koydular içeride iki katlı ranza koymuşlar kırk kişilik ayırmışlar su ve tuvalet yok hepimiz açız. Fevzi ONAÇ sabırlı olun arkadaşlar o geceyi öyle geçirdik. Ertesi gün sabahleyin görevliler çorba getirdiler tabak kaşık yok kovanın içine ekmekleri batırıp yiyoruz .oturan arkadaşların ayakta duranlar ekmeği çorbaya batırınca arkadaşların hep üstlerine damlatıp yiyoruz akşam olunca üzerimize kapıları kitleyip gidiyorlar ne tuvalet var ne su gece ihtiyacı olan içerden bir çöp tenekesine gideriyoruz ve mecburuz katlanıyoruz

O gün akşama doğru birkaç asker ve çavuş içeriye girip müdür hanginiz ben ön kısımda duruyordum. Benim dedim müdürüm hoş geldiniz dediler. Siz bir kahramansınız dediler baktım iyi niyetliler ben müdür değilim gerçek müdür budur dedim askerler müdürüm bir emriniz ricanız varsa söyleyin müdürümüz askerlere teşekkür etti ve gittiler komutan Emir verilip tutukluları çıkarın hava alsınlar. Dışarı çıktığımızda baktım ki Ökkeş KENGER ( Şendiller ) birkaç kişiyle duruyorlar ulan caniler faşistler diye bağırdım askerler bize engel oldular.Bizler 25 gün yer altında mühimmat depoları içinde yatıp kalkıyoruz .Tuvalet yok , su yok.25 gece bir yüzbaşı ve askerler gelip kapıyı açın ellerinde bir liste var isimlerini okuduklarım dışarıya çıkın dediler bizim arkadaşların hepsinin ismi okundu yalnız müdürümüz Fevzi ONAÇ’ın ismi okunmadı.

Yüzbaşı askerlere emir verdi bunları nizamiyeden dışarı bırakın dedi bizleri sıralayıp kapıdan çıkarıp sizler serbestsiniz ve yürüyerek hepimiz dağılıp evlerimize gittik yalnız hepimiz kuşku içindeyiz. Ertesi gün Y.S.E müdürlüğüne gidip görevimize başladık. Bana pazarcık köylerinde görev verildi.Köy yollarını yapıyoruz aradan bir ay geçmeden Milyan köyünün muhtarı Salman yanımıza geldi Ali senin soyadın nedir ben Karahan dedim .Sizin isminiz televizyonda okunuyor dedi ben hemen muhtarın evine geldim televizyon bizim ismimiz okunuyor aynen şöyle söylüyorlar. Maraş olaylarının aranan ismi okunan sanıkların gelip teslim olanların cezası hafifleyecek o gün geldi o gece ismi okunan arkadaşlarla saat dörtte gittik sıkı yönetime teslim olduk. Bir baktım ki Maraş’ın gerici ve faşistlerinde orada 1000 den fazla kişi var.

O gece bizler ve Maraş gerici faşistleri sivil otobüslere bindirip askeriyle ve tankıyla Adana yoluna devam ediyoruz .Görevli aynı araçta beş asker bir başçavuş bulunuyor.Onlara sorduk bizleri nereye götürüyorsunuz Adanadaki Devlet Güvenlik Mahkemelerine orada sorgulanacaksınız dedi.Askeri sıkıyönetim mahkemeleri kurulmuş Adana kapalı spor salonuna kurulmuş.Maraş ve Adana ya saat 6 dan yola çıktı Adanaya saat 17:00 da girdik ve adana halkı yol boyu bizlere bağırıyorlar Maraş canileri ve faşistler Maraşta o kadar çoluk çocuk insanları yaktınız ve öldürdünüz sizlere ölüm diye bağırıyorlar bizler alevi ve sol görüşlü olduğumuz için 35 kişiyi Maraş canileri 1500 den fazla kişi halk araçlara saldırıyorlar taş ve yumurta atıyorlar zor şartlarda bizler adana spor salonuna girdik spor salonunun dört tarafını asker sarmış.

Askeri üst yetkilisi anons yapıyor. İsimlerimiz okunuyor tutuksuzlar ister burada kalır ister yeri olan gider. Saat 7 de burada bulunun bizimde ismimiz okundu bizlere birer kart verildi. Dışarı çıkınca bazı gruplar etrafımızı sardılar sizler Maraş’tan geldiniz evet dedik bizlere saldıracaklar durun arkadaşlar bizler alevi sol görüşlü kişiyiz ve ben adana da uzun yıllardır kalıyorum oranın gençlerini iyi tanırım ben o kişilere Adana meydan mahallesinde oturuyorum çevremi söyledim ikna oldular kusura bakmayın Maraş’tan gelen herkesi gerici biliyorduk. Kalacak yeriniz yoksa bizlere misafir olabilirsiniz dediler.Bizler teşekkür ettik yarın görüşmek üzere dağıldılar bizler ve herkes yakınlarına gittik ertesi gün saat 7 de teslim olduk bizleri mahkeme salonuna aldılar sayım yapıldı.

Duruşma başladı yargıçlar tek tek yerlerine oturdular.Hepsi askeri savcı ve hakimleridir rütbeli subaylardır.Salondan alevi ve solcu sanıklar ayrı sırada sağcı ve gerici sanıklar ayrı sırada duruyoruz ayrıca bizim duruşmamıza barış derneğinden 60 avukatları yan sıramızda oturuyorlar.İlk önce duruşmaya tutuklu sağcılardan başlandı ve 15 gün devamlı akşam dışarıya çıkıp sabahleyin 7 de gelip teslim oluyoruz son günlerde artık tutuklamalar başlıyor bizleri dışarıya bırakmıyorlardı en çok sağcılar tutuklanıyor .
Ve sıra alevi ve sol görüşlü gruba geldi içimizde Y.S.E müdürü tutuklandı arkadaşımız Salman küçük kaya savunmasını bazı sorularına savcı ve hakimler yanlış ifade verildi. Savcı tutuklama kararı verince hakim ve savcılar 10 dakika ara verdi duruşma başlayınca hakimler ve savcıların Salman Küçükkaya 77 yaşında olduğu için onu da tutuksuz sanık olarak tahliyesine karar verildi.
Bizim arkadaşlarımıza bir kısmına tutuksuz karar verildi ben dahil olmak üzere ve Y.S.E müdürümüz Fevzi ONAÇ a ve birkaç arkadaşımıza tutukluluk kararı verildi.
Tutuksuz karar verilince bizlere 5 yıl 6 ay karakoluna imza vermek üzere tahliyemize karar verilmişti.Ertesi gün iş görevime başladım .Görevim verildi. Ben Elbistan Hasan Ali ve Atmalı Keşanlı Kara Hasan ve civar köylerden yol çalışması yapıyoruz.
Dört ay sonra Y.S.E müdürümüz Fevzi ONAÇ da ceza evinden çıktı ve görevine devam etti birkaç ay geçtikten sonra Ecevit Hükümeti düştü Demirel hükümeti geldi Aynı gece hemen müdürümüz Fevzi ONAÇ görevden alındı. Sürgün olarak Yozgat a verildi. Fevzi ONAÇ la toplantı yaptık bana dedi ki oğlum Aliciğim bizleri idamla yargılıyorlardı korkmadık ama pisipisine ölmektense istifa ederim.

Bizler Adana’ya gittik. Zaten Fevzi ONAÇ Adananın Misis beldesine bağlı Kızıldere köyünde doğmuştur. Türkiye’nin çok yerinde görev yapmıştır büyük bir siyasi ve alevi toplumun içinde büyük bir yeri vardı.Herhangi bir iş ayarlamak için Ankara ya gitti o dönemin belediye Başkanı Selahattin ÇOLAK la görüştü. O dönemin C.H.P genel sekreteri Mustafa ÜSTÜNDAĞ la Feyzi ONAÇ görüşüp genel sekreter hemen adana belediyesini arayıp başkan Selahattin ÇOLAK Adana belediye Başkanı Selahattin ÇOLAK benim mağdur arkadaşlarıma kapım her zaman açıktır dedi. Bizler başkanla görüşüp işe alındık Fevzi ONAÇ belediye yol müdürü bende yol şantiye şefi olarak göreve başladık .Bu faşist hükümetlerden sonra 12 Eylül darbesi oldu tekrar bizleri toplayıp göz altına aldılar ve kısacası 12 Eylülün mağduru da olduk insan yaşadıkça hayatta her şey başına gelebilir.

YAZAR:ALİ KARAHAN