Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, ‘Suriye’de Aleviler inançlarından dolayı katlediliyorlar’ dedi.
Ali Kenanoğlu tarafından yapılan açıklama şöyle devam etti:
“Suriye’de çatışmalar başladığından bu güne birçok sivil, kadın, çocuk katledildi. Evler tahrip edildi, yıkıldı. İnsanlar evlerinden yurtlarından göç etmek zorunda kaldılar.
Suriye’nin sözde dostları Suriye’de yaşanan insanlık dışı vahşetleri ve şiddet ortamını yine şiddet kullanmadan yeni bir çatışmaya, yeni bir katliama neden olmadan çözmek yerine gücünü daha çok ölüm, daha çok yıkım, daha çok tahribat için harcadılar.
Bu çatışma zemininde gerek rejim güçlerinin gerekse muhaliflerin saldırıları sonucunda çokça insan katledildi, göç ettirildi.
Suriye’de tüm bunların dışında Alevi inancına mensup insanlar daha farklı bir gerçekle karşı karşıyadırlar. Diğer kesimler şu ya da bu şekilde bir çatışmanın sonucu katledilirken, ki bunu asla meşru ve insani kabul etmeyip şiddetle kınıyoruz, Aleviler daha farklı nedenlerle katledilmektedir.
Suriye’de Aleviler yoğun bombardıman ya da tesadüfen atılan bombalarla, yaylım ateşiyle katledilmiyorlar. Bizzat Alevi oldukları için ellerinde silah olmadığı halde sivil erkek, kadın, yaşlı, çocuk, bebek hatta engelli demeden hedef gözeterek katlediliyorlar. Katledilme nedenleri Alevi olmalarıdır.
Gözü dönmüş katil sürüleri en son Hama’nın kuzeyinde yer alan ve bir Alevi köyü olan Maan köyünde diğer katliamlarının bir benzerini gerçekleştirdiler.
İnsanlığını kaybetmemiş canları bu vahşete sessiz kalmamaya davet ederken katliamı da lanetle kınıyoruz.”
BAN Kİ-MOON DA MAAN KÖYÜ KATLİAMINI KINADI
BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, bazı bilgilere göre onlarca kişinin öldüğü, Suriye’nin Hama eyaletinde bulunan Maan köyü vatandaşlarına karşı işlenen şiddeti kınadı. Açıklamayı yapan BM Sözcüsü Martin Nesirky, “Genel Sekreter, Suriye’de bir katliam daha yaşandığını duyduğunda şok oldu. Söylenenlere göre Maan köyünde 9 Şubat tarihinde onlarca sivil vatandaş acımasızca katledildi” dedi. Sözcü ayrıca, “Ban Ki-moon’un sivil vatandaşlara karşı uygulanan her tür şiddete karşı olduğunu” belirtirken “Suriye’de işlenen her tür suç ve söz konusu kıyım için sorumluları cevap vermeye mecbur etmeli” çağrısı yaptı.
TÜRKİYE’NİN DESTEĞİYLE ALEVİ KATLİAMI
Yakındoğu Haber’e göre, Maan köyü baskını ile ilgili paylaşılan görüntülere ve yapılan açıklamalara bakılınca, saldırının el-Kaide’ye bağlı Nusra Cephesi, İslami Cephe bileşenlerinden Ahrar-Şam, Suriye Devrimci Cephesi ve IŞID’e bağlı Cundu’l- Aksa tugayının katılımıyla yapıldığı görülüyor.
Bu gruplardan İslami Cephe gibi bazılarının Türkiye’den tarafından desteklendiği, bazılarının da Katar ve Suuid Arabistan destekli olduğu biliniyor.
Cundu’l- Aksa tugayı, Nusra Cephesinden geçen eylül aylarında ayrılan, yabancı militanların kurduğu IŞID’e bağlı bir tugay.
Cundu’l- Aksa son bir aydır, IŞID saflarında yer alarak, Nusra Cephesi ve İslami Cephe bileşenlerine karşı savaşıyordu. Tugayın Emiri Ebu Abdülaziz ise ocak ayı başlarında İdlib’de, İslami Cephe militanları tarafından öldürülmüştü.
Aralarındaki savaşta, vahşi yöntemlerle birbirlerini öldüren bu silahlı gruplar, mevzu Aleviler veya YPG’nin elindeki Kürt bölgeleri olunca, müşterek operasyonda birleşebiliyor ve katliamlar gerçekleştirebiliyorlar.
Aynı gruplar, 4 Ağustos’ta başlattıkları ”Ümmü’l Müminin Ayşe” operasyonunda Lazkiye’nin kuzey kırsalında bulunan yaklaşık 15 köye saldırmışlardı.
Ahrar Şam ve Cundu’l- Aksa’nın, Maan köyünden paylaştıkları görüntülerde, militanların “Maan köyünü Alevilerden temizledik” “Pisliklerden arındırdık” tarzındaki ifadeleri dikkat çekiyor.
Ahrar Şam, Selim İdris başkanlığında kurulan ÖSO genelkurmayında yer almamasına rağmen, muhaliflerin silahlandırılması için 21 Haziran 2013’te Ankara’da yapılan toplantıya katılmış, aynı gün Doha’da yapılan Suriye’nin Dostları toplantısında alınan muhaliflerin silahlandırılması kararı çerçevesinde silah yardımı almıştı.
Ahrar Şam örgütü, geçtiğimiz kasım ayında ÖSO’dan ayrılan diğer silahlı grupların da yer aldığı İslami cephe adlı örgütün ana bileşenlerinden birini oluşturuyor.
Ahrar Şam’ın da yer aldığı İslami Cephe, resmi hesaplarından yaptığı açıklamalarda Suriye ordusu için ”Alevi Ordusu veya Rafiziler” ibarelerini kullanıyor.
Suriye Silahlı Kuvvetlerinin açıklamasında, katliamdan Nusra Cephesi sorumlu tutuldu. Resmi açıklamaya göre, aralarında kadın ve çocukların bulunduğu 41 kişi öldürüldü.
TANIKLIKLAR
Katliamdan kaçarak kurtulmayı başaran Süleyman Yusuf ve Halid adlı köylüler, Suriye televizyonuna ayrı ayrı bağlanarak saldırı anını anlattılar.
İki taraf da birbirine benzer şeyleri aktardı. Saldırı 9 Şubat sabah 5 sularında, köye iki saat boyunca havan topları atılması ve roket saldırılarıyla başladı.
Bu saldırıdan sonra tanklarla ilerleyen silahlı gruplar, ağır silahlar kullanarak köye girdi. Silahlılar, köye batı ve kuzey taraflarından girerken, Ulusal Savunma Güçleri kalabalık gruplara ve güçlü saldırıya karşılık veremedi.
Süleyman Yusuf ve Halid, köyde katledilen engelli insanlardan bahsetti. Halid ise doğrudan sayı vererek 4 engelli insanı da öldürdüler, dedi.
Süleyman Yusuf, kuzeyden yaklaşan silahlılardan; kalabalık köy halkı ile beraber, panik, korku ve bağrışmalarla birlikte güneye doğru, Kokab köyüne kaçanlardan.
Kokab, Maan’ın 6 km güneyinde yer alıyor. Kokab’ın da silahlıların elinde olduğu öğrenilince, kaçış yönlerini değiştirmişler. Ama önden kaçanlar, Kokab köyündeki silahlılar tarafından kaçırılmış.
Bunlardan biri de kardeşi. Kardeşinin telefonundan, bir militan tarafından aranıyor. Kokab’ta yaklaşık 50 kişinin daha kaçırıldığını söylüyor.
Halid ise, Ulusal Savunma Güçlerinin, güvenli yollarla tahliye ettiği şanslı köylülerden. Ulusal Savunma Güçleri köyün büyük bir bölümünü tahliye edebilmiş. Halid, grupların köye girerken, kadın ve çocuklar dışarı çıksın, erkekler teslim olsun çağrıları yaptıklarını anlatıyor.
AYNI AİLEDEN 8 ÖLÜ
Maan katliamında Haddur soyadlı 13 kişinin öldürüldüğü bildiriliyor. Köy dışında bulunan Ali Haddur’un ise anne ve babası ile birlikte 6 kardeşi öldürülmüş.
El-Menar televizyonun saha muhabiri Somar Hatem, Hama kırsalında giderek Ali Haddur ile özel bir program yaptı. Gerisi Ali Haddur’un ağzından:
”Sabah en son kız kardeşimle konuşabildim. Bana son söylediği şey ”Kapı..” oldu, sonra hat kesildi. Ben kız kardeşime ulaşmaya çalışırken arkadaşım da, erkek kardeşimle konuşmuş. Köy meydanından sürekli tekbir sesleri geliyormuş kulağına. Kız kardeşime tekrar ulaşamayınca babamı aradım, telefonu silahlı biri açıp ”Hepsini kestik” dedi. Erkek kardeşimi aradım, telefonu yine silahlı bir militan açtı. Hepsini keserek öldürmüşler. Silahları olmadığı için direnecek durumda da değillerdi. 2’si engelli 4 erkek kardeşim, 2 kız kardeşim, annem ve babam öldürüldü. Babam hep “ölecek olan ölür, buradan ayrılmayacağım, gelirlerse de öldürsünler” derdi.”