GÜNEŞ NE ZAMAN DOĞACAK |
SUSUN
KİMSE DUYMASIN YERİN KULAĞINDAN IRAK -AMAN HA- FISILDAŞIN
“Bize mezar olmadıkça Düşmana gülizar olmaz” derdik Kak kokusu kemik çıtırtısıyla kime gülizar olacak ki bize mezar olursa Maraş.
Bana yanaşmayan yılan yaşarsa bin yaşasın
veren canı alan Allah
Bana mı kaldı korumak?
Dişimi sıkar beklerim oh olsun sabrın sonuna
baktın keskin biledim oh olsun akacak kana
SES
Haydi dindir artık sızlayan kemikleri
zaman ol zaman şimdi
titre haydi
ÜSTSES
kanla yeşersin diye bu/yurdum kokusuna alışkındır bu/yurdum
ENÜSTSES
Nasılsa taşacak öfkenin bardağı bir damla daha Kıralım kalemi eylül aşkına
TELEFONUN TELLERİNE KUŞLAAAR KONMAYIN AMAN
“-Alo ben Ökkeş Ökkeş oğlu”
(ucuzundan bir baş taşırız kıldan ince boynumuzda emrinizdir -yirmidokuz)
“Anamın keşke doğurmaz olduğu”
(gireriz toprağa korkunç kıvancımızdan yer yarılır da borcumuzdur
-kırküç)
“-Kardeşin kardeşe düşman durduğu”
(gizledik sabrın kirli suyunu kalayı aşınmış bakır kaplarda tekbirimizdir
-ellibir)
“Ben Ökkeş Ökkeş oğlu alo”
Telaşlı bir gül taşıyor kanımı nazlayan Maraş
(ey eşkıya ellerim)
bir dinamit bir kibrit
(yanaş ey kalleş ölüm)
Sesimi güzleyen Maraş kızılbaş bir gök taşıyor
Soruların hükmü yoktur bilirsin bizde
yarın şu saat şu yerde ve insandan uzak ve yakın perdeye al bu kutuyu (yapacağın budur) Bırak gizlice
Gecenin hesabı eksiksiz tutulur ve yoktur hükmü soruların bizde
Yıkanmaz ellerini verdi ya artık rahat
yatıyor alakanlı düşlerle buğulu yastıklarda
Nasılsa biçecek fiatını Barışın kanadından
bir çocuk cellat
GÜNEŞ NE ZAMAN DOĞACAK BELLİ DEĞİL BELLİDİR AMA NE ZAMAN AKACAK MARAŞ’TA KAN
Tıknaz bir sabahtır uyu cellat Güneş çoktan doğdu uyu cellat Kuşlar girsin odana çocuk uyanma
Uyandı Kılı kır yaran kin kokulu zaman
“Adamın su gibi akanıdır Maraş’lı”
Zulmü uysal bir kuzu Ölümü yaralı bir kurt gibi karşılayandır Maraş’lı
Alnına vuran sabahı Tabut kokan eliyle siler de çocuk bilmez mi bunu? Bilir elbet cellat daha çoğunu
Kavgaya çocuk sevinciyle koşanı ve telaşlı yüzüyle kananadır Maraş’lı
Duyar elbet Burnunu zorlayan çocuk cellat barut kokusunu
Sustu bakırcılar çarşısının tere çekiç sesleri
Sustu poyrazla yarışmış gök gümüş kınalı güvercinleri
Sustu oy Maraş’ın suyla barışmış Kanlıdere’si
Susmaz gayri kara toprağın kışlamış bağrı
Gözlerimi kaç güm büyüttüm nefretin kuyusunda
ateşlesin diyedir bir kibrit
(yaralı kurtlar gibi çıktılar Devrilmiş günün akşamına
Ellerimi kaç gün beklettim ölümün sınırlarında
çözsün diyedir bir dinamit
(aç kurtlar gibi atladılar Susulmuş günün camına)
YARAYA TUZ YANGINA KÖRÜK KURŞUN MU? KİMİ BULURSA 1. TETİĞİ ÇEKEN PARMAĞIN DİBİDİR Engerek elde gerek demir tavında dövülür de nefretle varılır ölüme Bir kıvılcım yetecek bu kenti ateşe vermeye 2. NAMLUDAN ÇIKAN KURŞUNUN DEDİĞİDİR Engerek yolda gerek zehrini akıtmaya kurşuna tetik tetiğe insan insana yürek yüreğe kin Kime kim? zehrini akıtmaya 3. ALNINA KURŞUN YALAYAN ADAMIN SUSTUĞUDUR Bu poyraz benim de geçti ak düşmüş sakalımdan Bu gök bu hava bu su benim de yurdumdu Bir kurşun alnımı sıyırdı HAVADA BULUT YOK BU NE MARAŞTIR? 1. PUSUDA KiN KOKUSU Kimin olursa olsun kanın kokusu duyulsun dediler Ben soru sormadım onlar da söylemediler Bana vur dediler 2. PUSUDA BARUT KOKUSU Bana vur dediler vurdum tanırdım onları vurdum onlar konuşmadı ben de konuşmadım vurdum 3. PUSUDA KAN KOKUSU Güneşli bir gündü güzden kalma sandık ki bizi çağırıyor dulda sokaklara Biz önden çıkmıştık Hacı ve Mustafa ölümmüş çağıran bizi kahpe bir kurşunun peşi sıra Güneşli bir gündü güzden kalma uzandık boylu boyunca dulda sokaklara Biz önden çıkmıştık Hacı ve Mustafa Güneş kanımıza vurmakta 4. ENGEREKLER Kovuktan çıkmanın zamanı en iyi yılanlar bilir yeni bir yüz yeni bir deri gereklidir En iyi yılanlar bilir |